16 Aralık 2011 Cuma

Kasım Ayında Okuduklarım

Kitap okumayı çok severim.Hele yeni kitap kokusuna bayılırım..Dışarda yağmur yağıyor,siz sıcacık odanızda,çayınız veya kahvenizi yudumlarken satırların aralarında kayboluyorsunuz..Ne kadar hoş bir ortam ! Yazarken bile canım çekti :))
Yazılarıma geri dönüp baktığımda hep karamsar şeyler yazdığımı fark ettim.Dedim ki,duyan da beni somurtkan,karamsar biri sanacak.Halbuki hiç öyle biri değilimdir,olanları da sevmem zaten :)) Her şeye rağmen gülün,gülün gülünn !!
Kasım ayında okuduğum kitapları ele almak istedim.Şöyle tekrardan yaşamak,bu sefer meraklı gözlerle değil,hepsini okumuş,algılamış birisi olarak :))

1.Piraye/Canan Tan


Piraye harikaydı.Okumadım,yaşadım diyebilirim.
Piraye'yle birlikte düşündüm,olacakları onunla birlikte tarttım,davranışlarını değerlendirdim,kaynanasına kızdım,baskıcı ve tutucu kişilere çemkirdim.
Yani Piraye benim için müthiş bir kitaptı.Canan Tan kitabı o kadar akıcı ve yalın bir dille yazmış ki,okumaya doyamıyor,bir sonraki sayfada ne olacağını merak ediyorsunuz..
Kitabın sonu da bir o kadar tahmin edilemeyecek ve çok acıklıydı..Eveet,eveet,kitabın sonunda bendeniz sulu göz ağladım !! Ama ağlanmayacak gibi değildi sevgili bloggerlar :)) Okuyan bilir..
Piraye için puanım 10 üzerinden 10 !! :))

2.Aşk/Elif Şafak




Aşk'la ilgili birçok şey yazıldı,çizildi.Herkes kitaba bayıldım,müthiş yazılmış dedi ama...
Malesef ben aynı şeyleri söyleyemeyeceğim,ne yazık ki !
Kitabın ilk başlarını çok beğendim,Ella'nın hayatı beni çok etkiledi.Hatta Rumi,Şems kısımlarını da çok beğendim ancak bir süre sonra Elif Şafak'ın kullandığı ve bir çok bilmediğim kelime beni rahatsız etmeye ve batmaya başladı.Kitabın 320 gibi bir sayfasını okudum ancak o 320 sayfanın son 50 sayfası okumak için okumaktı açıkçası.Zevk alarak değil ! Sürekli yabancı karakterler girmeye başladı,ona alıştık,o çıktı,diğeri girdi gibi bir karmaşa oldu.Birden pat diye Baba Samed anlatılmaya başlandı.Kitabı bırakacaktım ama Ella'dan kopamadığım için sadece onun anlatıldığı yerleri okudum..Ella ve Aziz..İşte onlar çok güzeldi,kitabın en beğendiğim kısmı da buydu zaten..Ve Aşk'ın 40.Kuralı..En güzeli de 40.kuralıydı bence ve onu sizlerle paylaşarak Aşk ile ilgili yorumumu bitiriyorum..
40. kural : Aşksız geçen bir ömür beyhude yaşanmıştır. Acaba ilahi aşk peşinde mi koşmalıyım, yoksa dünyevi, semavi ya da cismani diye sorma!Ayrımlar ayrımları doğurur. Aşk’ın hiçbir sıfat ve tamlamaya ihtiyacı yoktur.
Başlı başına bir dünyadır aşk. Ya tam ortasındasındır, merkezinde ya da dışındasındır, hasretinde..



Aşk için puanım 10 üzerinden 6 !
3.Ölü Ozanlar Derneği/ N.H Kleinbaum


Kitabın ismi çok ilginç ve düşündürücü değil mi ? Zaten bende kitabı okumadan önce bayağı kitabın adıyla ilgili düşündüm..
Kitaptaki isimler ilk başta yabancı ve bayağı kafa karıştırıcı olsa da bir süre sonra onlara alışmaya ve onlarla ilgili arkadaşlarınızla sohbet bile etmeye başlıyorsunuz..
Buradaki öğretmen gibi öğretmen varsa şayet onları canı gönülden kutladığımı belirtmek isterim..Gerçekten yenilikçi,önder bir öğretmendi..Ancak kitabın sonu hiç mutlu edici bitmedi.
Ölü Ozanlar Derneği özellikle öğretmenlerin ve öğrencilerin okuması gereken bir kitap.Öğrencilerin yaşadıkları olayları ve girdapları anlatıyor..
Ölü Ozanlar Derneği için puanım 10 üzerinden 8 !


4.İstanbul Hatırası/Ahmet Ümit


Bu kitap benim ilk okuduğum polisiye romandı ve benim için gerçekten çok iyi bir başlangıçtı..
Komiser Nevzat ve işin içinden çıkılamayan cinayetler..İstanbul'un tarihi ile harmanlanmış polisiye bir roman..


"İşin en kötü ve ilginç yanı ise katillerin Komiser Nevzat'ın en yakın ve çocukluk arkadaşları çıkması. Ve daha kötü bir şey daha ve ben kitabın son sayfasını kitabın yarısında okudumm :(


Arka kapak yazısı çok güzeldi..
Şehre bakıyorduk denizden.Sisler içindeydi İstanbul...


İstanbul Hatırası için puanım; 10 üzerinden 9 ! :))



1 Aralık 2011 Perşembe

Adsız


Her şeye rağmen YAŞAMAK ÇOK GÜZEL.
ÇÜNKÜ HALA "BEN" VARIM...
Not: Şu sıralar 49 Days'i izliyorum..49 Days bitirdi benii.Diziyi bitirince ayrıntılı boll bol yazı yazacağım.Benim BOF'tan sonraki ikinci miladım bu dizi..Harikaa,mutlaka tavsiye ederim.Ayrıca ikinci şarkı bol duygusallık içerir..Depresyona iyi gelir ;)
Cyrstal...
Sevgilerimle,kendinize iyi bakın .
Çünkü sizi seven sadece SİZSİNİZ..

30 Kasım 2011 Çarşamba

Cumhuriyet Cumhuriyet En Güzel Yönetimsinn !

M.Kemal Atatürk'ün dediği gibi,az zamanda çok büyük işler yaptık.Ülkemizin bu günlere gelmesi kolay olmadı.Hele o zamanın şartlarına göre hiç kolay olmadı.
Yüzyıl öncesine dair hepimiz az çok bir şeyler biliyoruz..O zamanlar güçlünün güçsüzü alt ettiği,soyluluğun ve paranın her şeyin anahtarı olduğu bir dönemdi.Osmanlı dönemlerine gelecek olursak;o zamanlarda durum biraz daha iyileştiriciydi.En azından Osmanlı dinimizin gereklerince bunları uygulamaya,sevgi,dostluk,hoşgörü ve kardeşlik ortamı oluşturmaya çalışıyordu.Ama köküne inersek;aynı sorun:Saltanat ! Yine soyluluk,yine iyi bir aileden gelme ve yine iyi bir soy adı taşıma..
Çağdaşlaşma ve eşitliğin ilk adımları I.Meşrutiyet ve II.Meşrutiyet ile atılmıştır.Bunların ilanı ile halk az da olsa yönetimde söz sahibi olmuştur.Daha sonra Fransa'dan kopup gelen ve dalga dalga yayılan bir fırtına sarsmıştır Osmanlı'yı.Fransız İhtilali ile birlikte herkes haklarının farkına varmış,özgürlük,adalet için çalışmıştır.Medeni seviyeye ulaşmak için ise Sanayi İnkilabı bir dönüm noktasıdır.Bununla birlikte insanlar iş hayatına atılmıştır.
Sahneye Mustafa Kemal çıktığında ise her şey bambaşkalaşmıştır.Gerekmediği zaman savaşmamayı seçen Atatürk,çağdaşlık için bizlere iyi bir örnek olmuştur.
Cumhuriyetimizin temelleri Atatürk'ün karakteristik özellikleri sayesinde oluşmuştur.Atatürk'ün azmi,kararlılığı,zorluklar karşısında yılmaması Türk milletini azimli olmaya sürüklemiştir.
Mustafa Kemal,küçük yaşlardan itibaren zorluklarla mücadele etmiştir.Onun yola devamını sağlayan şey,vatanı ve milletine olan sevgisi,onlar için bir şeyler yapma isteğidir.
Dünden bugüne bakıldığında Atatürk ilke ve inkılaplarıyla,yapılan mamurluk çalışmalarıyla ülkemiz çağdaş bir mimari yapıya kavuşmuştur.Yine yapılan bu çalışmalar sayesinde yabancı milletlerin dilinden ülkemizin güzelliği düşmemektedir.Japonya'nın önemli adamlarının kravatlarında Atatürk resmi olması da ülkemizin şanlı tarihinden haberleri olduğunu ve hala unutmadıklarını önemle vurgulamaktadır.
Cumhuriyetimizi yaşatmak,ancak bu zorlu süreci gençlerimize anlatmamızla mümkün olacaktır.Bununla birlikte gençlerimizin de ülkesine gereken önemi vermesi,ülkülerimiz için çalışması gerekmektedir.
Burada önemli olan tek şey,çalışıp iyi konumlara gelmek değil,başarı merdivenlerini tırmanırken aynı zamanda insani değerlerimizi korumaktır.Bu da ancak fıtri vasıflarımızı korumak ve onlara bağlı kalmakla mümkün olacaktır.
Osmanlı zamanında toprağı hazırlanan,Mustafa Kemal'in kendi elleriyle diktiği bu fidanı ancak genç beyinlerin düşünceleri sulayabilir.Bu fidanı bir ağaca dönüştürmek için; sürekli kendimizi geliştirmeli,taze beyinlerimizi en iyi şekilde kullanmalıyız.Böylece,Türkiye yüksek medeniyet ufkunda bir güneş gibi doğacaktır..

Cyrstal...

13 Kasım 2011 Pazar

Zenkai Girl - ‘Şimdiden anlaşalım çocukları sevmiyorum.’

Dizinin İsmi :
全開ガール (Japonca)
Zenkai Girl (Romaji)
Format : Renzoku
Tür : Romantik komedi
Bölüm Sayısı : TBA
Yayınlanacağı Kanal : Fuji TV
Yayın Tarihi : 11 Temmuz 2011
Yayın Zamanı : Pazartesi 21:00
Senarist: Yoshida Tomoko
Yönetmen: Takeuchi Hideki

OYUNCULAR
Aragaki Yui as Ayukawa Wakaba
Nishikido Ryo as Yamada Sota
Hirayama Hiroyuki as Shindo Kyoichi
Renbutsu Misako as Shioda Soyoko
Suzuki Ryohei as Nishino
Sato Jiro as Sakota Morice
Aoyama Noriko as Kujo Mika
Minagawa Sarutoki as Torii Hiroshi
Arakawa Yoshiyoshi as Hayashi Samao
Takeuchi Riki as Hanamura Jin
Yakushimaru Hiroko as Sakurakawa Noriko
Tani Kanon as Sakurakawa Hinata
Takagi Serai as Yamada Emitaro

Konusu
Dizide o hayalleri ile yükselen iddialı uluslararası bir avukat olan Wakaba bir hukuk bürosunda iş bulduktan sonra patronu (Yakushimaru Hiroko) ona beklenmedik bir görev verir: patronun 5 yaşındaki kızına bakmak.

Wakaba kariyerinde ilerlemek için bu görevi iyi bir şekilde yerine getirmeye isteklidir. Anaokulundan kızı alırken,karısından boşandıktan sonra oğlunu büyüten genç bir adam (Nishikido) ile karşılaşır. İkiside çocukları için çabalıyor gibi görünmektedir, aralarında giderek bir aşk gelişmeye başlamıştır.


Ayukawa Wakaba zorluklar içinde büyümüş hırslı bir avukattır.Her zaman için duygularını bir kenara bırakmış,mantıksal yönden düşünen birisidir.Manhattan'ın şahini olmak gibi bir sürü hayali vardır :)
Wakaba patronunun kızına bakma görevini,başarıya giden yolda önemli bir adım olarak görür ve görevini özenle yerine getirir.Her gün Hinata'yı anaokuluna götürür.Hinata'nın en yakın arkadaşı Pitaro'nun babasıyla(Yamada Sota) da orada tanışır.Wakaba Yamada Sota'dan hiç hoşlanmaz,onun hayalleri,idolleri olmadığını düşünüp sinirlenir..Bir yandan Hinata'ya bakıp,bir yandan da iş yerindeki önemli işlerini halleder.Bütün gün uyumaz azimle çalışır.Kendisi gibi büyük hayalleri olan patronu Shindo ile ilişkiye başlarlar.
Mantığı ağır bassa da Wakaba Sota'ya olan aşkının önüne geçemez.Ona aşkını itiraf edecekken Sota'nın eski karısı Ririka gelir.Bu yüzünden Wakaba çok sinirlenir ve Shindo'yla evlenmek için çalışmalara başlarlar.Ama Shindo düğün günü onun için son bir iyilik yapar.Uçakla New York'taki iş yeri şubelerinin müdürü olmak için gider ve Wakaba'yı Sota'yla evlenmek için bırakır..
                                                   Ve mutlu son... :)


Ayrıca dizideki küçük çocukların arkadaşlığı görülmeye değerdi.Hinata'nın bilmiş halleri çok hoşuma gitti,yanaklarını sıkasım geldi :)
                                         Duygulara hakim olunamayan anlar..


Hinata ve Pitaro
Ririka ve Pitaro gidiyor..


Bu dizi benim ilk izlediğim Japon dizisiydi.Hakikaten de çok hoşuma gitti.İnsana çok şeyler katan bir dizi,önemli mesajlar veriyor..La Fea'nın blogunda yazıyı okuyup izlemeye başlamıştım,iyi ki de izlemişim :)
Wakaba'nın küçüklüğünü,çektiği zorlukları,babasıyla yaşadığı duygusal anları izleyince gözyaşlarımı tutamadım.Aynı zamanda Sota'nın sürekli bağıran,yüksek sesle konuşan 3 arkadaşından hiç hazzetmedim.
Ona rağmen güzel ve eğlenceli bir diziydi.Tavsiye ederim...

Not:Fotoğraflar alıntıdır...

1 Kasım 2011 Salı

İzlediğim Kore Dizileri

Koreseverlikte 5.ayım...Ee izlediğim dizi ve filmlerle ilgili yazı yazmasam da olmaz sanırım :))

1.Boys Over Flowers




Bir çok kişi gibi,benim de miladım bu dizi.Lee Min Ho'mu tanıdım,Goo Hye Sun'ı,Kim Hyun Joong'u.Şeker gibi bir diziydi.Goo Jun Pyo çok şekerdi,Jan Di çok şekerdi.E daha ne olsun :) Kore fırtınasına kapılmak için ilk bu diziyi izlerseniz zaten sürüklenirsiniz.Şahane bir diziydi gerçekten :) Tavsiye edilir..
Diziyle ilgili ne söylersem söyleyeyim,kesinlikle eksik kalacak.O yüzden ayrı post yapmayı düşünmüyorum :)
2.Playfull Kiss





Eğer bol kahkahaya ihtiyacım var diyorsanız kesinlikle Playfull Kiss'i izleyin.Sizi üzmeyen,sıkmayan ve bol kahkaha attıran bir dizi.Baek Seong Jo'nun bilgiç ve havalı halleri,Oh Ha Ni'nin onun peşinden koşması..Sonradan ek olarak verilen bölümleri canım sıkıldıkça hala izliyorum.Tavsiye ederim :)
3.Personal Taste
Eveet,Min Ho'mun dizisi.Efendim burada kızımız bir ev arkadaşı arıyor ve oğlumuzu da gay sandığı için onu ev arkadaşı olarak kabul ediyor.Oğlumuz(Jin Ho) da mimar.Kızın (Park Ga In) sangoge (veya her neyse :D ) adı verilen eviyle ilgili ortaya gizemler çıkıyor.Gayet heyecan verici,sıkmayan,doğal bir aşk dizisi.Bu da tavsiye edilir..
4.You Are Beautiful


Yine bir Kore dizisi klasiklerinden biri bu efendim.Kızımız erkek kardeşinin yerine geçip,yakışıklıların olduğu bir cennetin arasına düşüyor :)) Shin Woo onun kız olduğunu en başından beri anlıyor ama kimseye söylemiyor.Kızın vurulduğu Tae Kyung ise kameradan onları görünce anlıyor kız olduğunu..Sevimli Jeremy'imiz ise onlar açıkladığı zaman anlıyor.Jeremy'in sevimliliği,Tae Kyung'ın dudak büzüşü ve Shin Woo'nun yakışıklı,korumacı ve aşık halleri görülmeye değerdi.Tavsiye edilir..
5.City Hunter


Nasıl Boys Over Flowers Min Ho'mun çıkış noktasıysa bu dizi de dönüş noktasıdır arkadaş ! Bir insan bu kadar karizmatik,havalı,akıllı olur mu ? :) Bu dizi Min Ho'nun ününe ün kattı.Bir mangadan uyarlandı.Diziyi izlerken her ne kadar kıskançlık krizlerine de girsem,izlediğim diğer diziler arasında konu farklılığı olduğu için çok sürükleyiciydi.Macera,aksiyon,herşey vardı :) Tavsiye edilir...
6.I Am Sam


I am Sam'i belki duymamışsınızdır,çünkü pek popüler bir dizi değil.Diziyi Min Ho'nun dizisi diyerek başladım ama küçük bir roldeymiş.Ona rağmen dizi çok güzeldi.Güzel bir okul hayatı,maceralar,öğretmenin bocalamaları,kızın şımarıklıkları.Bu diziyi çok sevdim ben.Yine tavsiye ediyorum :) Ayrıca dizideki bu kızımızı da çok sevdim..(Park Chae Kyung)

7.I'm Sorry I Love You


Bu dizinin hikayesi çok gerçekçiydi.Yıllardır annesini arayan bir çocuk,zengin bir anne,onun evlatlık çocuğu,yıllardır öldüğünü sandığı oğlu..Aslında ben böyle dizilere gelemem.O yüzden ablamla birlikte izlerken bazı bölümlerini izlememiştim.Ama finali izlediğimde öyle bir ağlamıştım ki..Gerçek hayatta çok yakın olduğu için kalbinize temas eden bir dizi.Tavsiye ederim..

8.Heartstrings 



Heartstrings'i nasıl unuturum bilmem ! İzlediğim en son diziydi oysaki :))
Gayet doğal,samimi bir diziydi.Dizi yayınlanırken izlemiştim ben.Her hafta yeni bölümünü beklerken çatlıyordum :) Bir de Türkçe altyazı gelme meselesi vardı tabii.Neyse,Heartstrings'i de tavsiye ediyorum,mutlaka izleyin ! :))


Umarım hiçbir diziyi unutmamışımdır.Aklımda kalmıyorlar pek fazla :) Eğer unuttuysam yeniden düzenleme yapıp eklerim.Aslında filmleri de yazacaktım ama baktım çok uzun bir yazı oldu,o yüzden onu da başka zamana bıraktım.
Edit:Heartstrings eklendi !

Esen kalınn :))


31.07.2012 tarihli güncelleme.Bundan sonra izlediğim bütün dizileri bu başlık altında toplamayı düşünüyorum.(Yazıları da yazılacak ama buraya da isimleri eklenecek.)
Not: İlk izlediğim dizi Düşlerimin Prensi'dir ama tamamını izlemediğim,yarım bıraktığım için onu yazmadım.

9.49 Days

Yazısı için tıklayın.

10.Sungkyunkwan Scandal


11.Secret Garden

Yazısı için tıklayın.
OST'ları için tıklayın.

Zenkai Girl


Aslında Kore dizisi değil ama(bu yüzden numaralandırmadım) ekstradan bir Japon dizisi de var.Bakmak isteyenler tıklasın.

12.Coffee Prince


Detaylı bilgi için tıklayın.,

13.Queen In Hyun's Man



Detaylı bilgi için tıklayın.

14.Faith

Tık tık.

15.The Heirs

Yazısı için tıklayın.

16.Flower Boy Ramyun Shop

Yazısı için tıklayın

29 Ekim 2011 Cumartesi

Atatürk Diyor ki ;

Arkadaşlarımla Perşembe günü 88.Yıl Cumhuriyet Konseri'ne gittik.Konsept "Atatürk Diyor ki " idi.Harikaydı tek kelimeyle.Tam anlamıyla klasik müzikle burda tanıştık.İyi ki gitmişim,o kadar memnun kaldım ki.Hem bize milliyetçilik aşıladılar,hem de eşsiz bir müzik ziyafeti sundular.Şef İnci Özdil idi.Hele konserde bir kısımda sahne alan bir genç kız vardı ki,sormayın gitsin.Nasıl bir ses Allah'ım dedim içimden.Bütün arkadaşlarla birbirimize baktık kaldık böyle.Çıkışta aldığımız broşürlerden öğrendik ismini.Görkem Ezgi Yıldırım.Sesi de ismi de çok uygun birbirine :)  Zeybek Ekibi çıktı,küçük çocukların davul gösterileri vardı..Cem İdiz Efelerin Efesi'ni söylerken efelerimiz de dans ettiler..Hele Atatürk'ün görüntülerini gösterdiklerinde,sesini duyduğumda ağlamamak için kendimi zor tuttum.Böylesine dolu dolu bir konserdi..


Sahneye yeni çıktılar..
Küçük çocukların davul gösterisi..
İşte o muhteşem sesin sahibi,Görkem Ezgi Yıldırım.
Cem İdiz ve Efeler.. 

Şimdi de Görkem Ezgi Yıldırım'ın Soprano'sunu ve Cem İdiz'in Efelerin Efesi'ni ekliyorum.(video)

Bir kere daha tebrik ediyorum Senfoni Orkestrası'nı.Hepsi çok güzeldi,bize müthiş bir 2 saat yaşattılar :)
Ek Not : Galiba videolar yüklenemedi,özür diliyorum ama çok uzun sürdü,o kadar vaktim yok,başka bir zamana bırakalım :)

Atamın Güzel Sözleri..

"Bayramımızı kutlayamıyoruz,onun dışında da elimden hiç bir şey gelmiyor.. " diye evde depresif haller takınırken aklıma blogum geldi ve blogumu süslemem gerektiği.Evet blogumu süslüyorum.Neyle ama ? Atamızın güzel sözleriyle..Bundan ala süs mü olur ?

* -Cumhuriyet nedir efendim?
 -Cumhuriyet, Kimsesizlerin Kimsesidir. 


Mustafa Kemal ATATÜRK

*TÜRKİYE CUMHURİYETİ MESUT, MUVAFFAK VE MUZAFFER OLACAKTIR!
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

*Cumhuriyetimiz öyle zannolunduğu gibi zayıf değildir. Cumhuriyet bedava da kazanılmış değildir. Bunu elde etmek için kan döktük. Her tarafta kırmızı kanımızı akıttık. İcabında müesseselerimizi müdafaa için lâzım olanı yapmaya hazırız.
MUSTAFA KEMAL ATATÜRK

*Her şeyden önce millet ve daima millet.

M.K.ATATÜRK

Bütün Facebook profilim Atamın yazılarıyla,videolarıyla süslü şimdi.Son olarak da Adolf Hitler'in bizimle ilgili bir sözünü paylaşmak istiyorum..

Türkler öyle bir millettir ki, Hayatta bir tane bile kalsa, Devlet kurup intikamını alır..! 

-Adolf Hitler

Cumhuriyet Bayramımız Kutlu Olsun !

Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun !
Atam her daim izindeyiz,Cumhuriyetimizi her daim yaşatacağız !

24 Ekim 2011 Pazartesi

Ülkemin Başında Kara Bulutlar Dolaşıyor...

Terör,pkk,gencecik toprağa verdiğimiz şehitlerimiz ve şimdi de 7.2'lik bir deprem..
Allah'ım ülkeme neler oluyor diyorum,nasıl bu hale geldik..
Senelerdir hepimiz ırk,millet,din bilmeden kardeş gibi yaşadık.Şimdi ne bu kavga,bu neyin çabası ?

Van'daki tüm kardeşlerime geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum..Umarım en yakın zamanda yapılan yardımlar sizlere ulaşır..
http://ondagordum.com/2011/10/24/van-yardim-kampanyalari-guncel-liste/ adresinde Van'a yapabileceğiniz her türlü yardım yazılı.Çok güzel bir kaynak olmuş gerçekten..
Son aldığım bilgiye göre(Twitter TurkKizilayi adresinden) :
Türk Kızılayı,bölgeye sürekli çadır ve battaniye sevk ediliyor. Bölgeye gönderilen çadır sayısı 7.496, battaniye sayısı 22.229’e ulaşmıştır.


Umarım daha çok yardım toplanabilir..Malum kış kapıda..
http://yalnizdegilsinvan.wordpress.com/
Ayrıca bu blogtan da güncel haberleri takip edebilirsiniz...
Ülkemin böylesine bir birlik içinde olması hoşuma da gitmiyor değil..
Not: Ayrıca dün yapılan yürüyüşe dershanem dolayısıyla katılamadım.Duyduğuma göre 3.000 kişi civarındalarmış.Çok sevindim,keşke katılabilseydim dedim.Cumhuriyet yürüyüşüne artık..
Tebrikler BURSA !! 

11 Ekim 2011 Salı

Eteğimden Dökülen Taşlar...

Bu uzun bir yazı olacak belkide.Ama yazmak istedim,düşünceler birbirini kovaladı,düşündüm,sevindim,umutlandım...

Kore'ye gelecek olursak
Kore kitap kapaklarının tasarımla inanılmaz güzel ! Hepsi fırından yeni çıkmış yeni fikirler ve taze beyinlerin ürünleri..Hepsini alasım,okuyasım,tabiri caizse içime sokasım geldi ^^ Hele o değişik değişik konular..Tam benim dünyam.Okumak ve yazmak dünyası.İşte kitaplara gelince böyle de manyaklaşabiliyorum :)) En büyük hayallerimden biri zaten,bir kitap yazıp piyasaya sürmek.Okunsun istiyorum,tartışılsın,yorumlansın ve bana eleştiriler gelsin.Gelsin ki daha iyi yazayım,kalemim ve koltuğum sağlamlaşsın..

Bana göre Kore'de genç yeteneklere,yeni hazinelere daha çok önem veriliyor.Sanatçıları,bestekarları,
oyuncuları,onlar için milli servet,çok değerli...Yeni fikirlere daha çok açıklar,yenilikçiler.Seviyorum bu ülkeyi,
insanlarını,elimde değil ! :)

Ama her şeyden önce ülkem,güzel ülkem..
Yalnız ve güzel ülkemin,yalnız ve güzel insanları...
Hepsini,hepsini çok seviyorum :))

Nereden nereye geldik değil mi ? Aklımda belirli bir konu yoktu,yazmak geldi içimden ve yazdım.Yazdım ki,döktüm içimi ferahladım,duygu birikiminden kurtuldum..
Meğerse yazmayı ne kadar özlemişim !! ^^

Bu yazının sözü : Tabularınızı yıkın,yeniliklere açık olun ve müziğin ritmine kendinizi bırakın.
Bir şarkıyla size veda ediyorum.
Sevgilerimle,
Cyrstalll...

10 Ağustos 2011 Çarşamba

Anlamlı Dizeler..

Okuyunca kendini kaybediyor insan..
Tavsiye ederim mutlaka okuyun ^^

~Sen de başını alıp gitme ne olur.
Ne olur tut ellerimi.
Hayatta hiçbir şeyi özlemedim,
Senin kadar,
Ve hiçbir şeyi istemedim,
Seni istediğim kadar.
Sen de başını alıp gitme ne olur.
Ne olur tut ellerimi... 

Cem KARACA



~O şimdi ne yapıyor
şu anda şimdi, şimdi?
Evde mi, sokakta mı,
çalışıyor mu, uzanmış mı, ayakta mı?
Ve ne düşünüyor
beni mi? 

Nazım Hikmet RAN



~...sende ben; imkansızlığı seviyorum
fakat; asla ümitsizliği değil

Nazım Hikmet RAN



~...yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?

Nazım Hikmet RAN



~...Tahir olmata ayıp değil,Zühre olmakta
Hatta;sevda yüzünden ölmekte ayıp değil..
Nazım Hikmet RAN


~...Bir şey yap. Güzel olsun..
Çok mu zor ?
O vakit güzel bir şey söyle.
Dilin mi dönmüyor ?
Öyleyse güzel bir şey gör veya güzel bir şey yaz.
Beceremez misin ?
O zaman güzel bir şeye başla..
Ama hep güzel şeyler olsun.
Çünkü: “Her insan ölecek yaşta"..
Şems-i Tebrizi


~Çekilmez bir adam oldum yine
uykusuz, aksi, nâlet.
Yine her seferki gibi haksızım.
Sebep yok,
olması da imkânsız.
Bu yaptığım iş ayıp
rezalet.
Fakat elimde değil
seni kıskanıyorum
beni affet... 

Nazım Hikmet RAN



~Öyle olmaz ki
Öyle uzaklardan Şar Dağının gerisinden
sevmeler olmaz ki,
olur imiş.
bilmem neden?
ama olur imiş.

Elveda Rumeli // Zarife'nin repliklerinden - Alex ile olan aşkına acısından söylemiş olduğu sözler...



~...Bugün sen çok gençsin yavrum
Hayat ümit neşe dolu
Mutlu günler vaad ediyor
Sana yıllar ömür boyu
Ne yalnızlık
ne de yalan üzmesin seni
Doğarken ağladı insan
bu son olsun bu son

Cem KARACA/Bu son olsun...



~...Seni düşünmek güzel şey
ümitli şey
dünyanın en güzel sesinden
en güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey.
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
ben artık şarkı dinlemek değil
şarkı söylemek istiyorum... 

Nazım Hikmet RAN



~...''içimde ikinci bir insan gibidir seni sevmek saadeti..''
Nazım Hikmet RAN



~...Her gün bir parça daha alışıyorum yalnızlığıma
Ürperiyorum bir ara arkamdaki ayak sesinden
Ve bu yüzden mi bilmem
Durup bir süre çevreme bakar gibi yapıyorum
Sürüyle kuş havalanıyor defnelerin içinden
Sürüyle, evet, hatırlıyorum birden
Nicedir unutmuşum saymayı bile günleri
Dağılıp gitmişler herbiri bir yana
Kuşlar gibi, onlar da

Edip CANSEVER /// Bilmez Miyim Hiç?



~Sen de başını alıp gitme ne olur.
Ne olur tut ellerimi.
Hayatta hiçbir şeyi özlemedim,
Senin kadar,
Ve hiçbir şeyi istemedim,
Seni istediğim kadar.
Sen de başını alıp gitme ne olur.
Ne olur tut ellerimi... 

Cem KARACA



~Bir gün seni bırakırım ya
tütünü bırakmak gibi bir şey olur bu
Evet, gün geliyor, bıkıyorum senden,
ama İstanbul'dan bıkmak gibi bir şey olur bu. 

Cemal SÜREYYA /// Bir Gün


18 Temmuz 2011 Pazartesi

Tatilden Döndüm !

Tatilden döndüm.
Hem de nasıl dönüş,tam gaz !
Zaten yazmıştım büyük bir yorgunlukla dönüyorum diye,bu sefer de gözümdeki büyük bir kan çanağıyla döndüm.Neden ? Tabi ki yorgunluktan.Aslında bugün dönmedim,dün döndüm.Ama yerleştirme derken yazımı yazmam bu zaman oldu.
Dün gelince hazırlanma,yerleştirme derken vakit kayıp geçti.Öyle de bir uyudum ama hala yorgunluğumu atabilmiş değilim.
Tatilime gelince...
Çok güzel ve komik geçti.Sanki o 1 hafta 1 gün gibiydi..
Annemlerin bir arkadaşının ailesiyle birlikte yaptık tatilimizi.
Gırgır,şamata gırlaydı...
Kendimiz çekinmekten yalnız 1-2 fotoğraf koyabiliyorum buraya...Onlarda rastgele çekildi..
Olsunnnn..
Çok yoruldum ama çok eğlendim.
Zaten Sarımsaklı sokakları...
Herkes büyük bir üzüntüyle döndü evine.
Ama evimi de çok özlemişim..
O zaman Sarımsaklı'daki yeniliklerden söz edip,fotoğrafları ekleyip yazımı bitireyim.
Öncelikle büyük çarşı kaldırılmış ve yerine alışveriş merkezi gibi bir yer yapılıyor.Dükkanlar var,ortada büyük bir su var ve üst katta açık oturma yerleri.Gerçekten çok güzel bir bina.Ayrıca postanenin çaprazına yeni bir park yapılmış.Burası bizim mekanımız oldu.Her gün gezip gelince bu parka oturup muhabbet ediyorduk.Kenarlarında palmiye ağaçları var,akan bir fıskiye,beton kenarlıkların içlerinde rengarenk çiçekler ve onların önlerinde gıcır gıcır banklar.Anlayacağınız enfes bir yer....Onun dışında eskisi kadar sergiler,seyyar satıcılar yok.Önemli bir nokta var ama çok üzücü.Gitmemize yakın 3 gün 3 tane küçük çocuk kayboldu.Jandarmalar büyük bir hızla onları arıyorlar.Gerçekten çok yazık.Anneleri ağlaşarak çocuklarını arıyorlardı.. :(
Artık fotoğraf zamanı..
Görüşmek üzere..


9 Temmuz 2011 Cumartesi

Sonunda Tatil !

Evveet !
 Sonunda bütün sene boyunca herkesin hayali olan yaz tatiline kavuşuyorum.
Ayvalık sokaklarını,kumsalını,denizini öyle özledim ki !
Gel gör ki tatile gitmek ayrı merasim gelmek ayrı merasim...
Hazırlanacak eşyalar,tokalar,parfümler,takılar derken bu bütün haftamı hazırlanmakla geçirmiş bulunuyorum...
Yarın tatilimin ilk günü..
Aslında tatilleri insanlar dinlenmek için yaparlar ama biz oraya gidince hadi gezelim,hadi yüzelim,tadını çıkaralım diye diye dövüşten çıkmış güreşçiler gibi evimize dönüyoruz.
Her şeye rağmen o hafta paha biçilemez oluyor.
Tatilde güzel anılar yaşanması dileğiyle..
Geldiğimde bol bol Ayvalık fotoğrafları yüklemeyi ümit ediyorum.
Sevgilerimlee <3
Hoşçakalınnnn !!!!

6 Temmuz 2011 Çarşamba

Bunu Bir ÖNSÖZ Olarak Kabul Edin....

Bugün aslında hayallerime ulaştım diyebilirim..[kısa süreli hayaller]
Bir zamandır aklımda bu düşünce bir yer etmişti .
E güzel köşe yazıları da okuyunca "fikrim geldii" !
BİNGO !


Yazı yazmayı çok seviyorum...
Büyük bir tutku benim için..
Yazısız bir hayat düşünemiyorum.


Güzel ve keyifli saatler geçirmek dileğiyleee :))))

06.07.2011

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...