29 Eylül 2012 Cumartesi

Diş ile Düş Arasında


Geçenlerde Müge Sandıkçıoğlu Twitter üzerinden 3 şanslı kişiye kitabını hediye edeceğini bildirmişti.Ben de hemen retweetledim.3 şanslı kişiden biri olacağımı hiç tahmin etmemiştim.Ve imzalı kitabım geçenlerde elime ulaştı.Hemencecik te okudum bitti.
İlk defa yazarından imzalı hediye kitap kazanıyorum.Daha önce Kitap Kurduyum Ben ' den 2 tane kitap kazanmıştım (aynı çekiliş içinde iki kitap vardı) ama yazarından ve imzalı olarak kazanmak bambaşka bir duygu.Paketi açarken çook heyecanlandım :)
Kitabın tasarımına bayıldım öncelikle onu söylemek istiyorum.Potkal Kitap ile Yitik Ülke'nin (Müge Hanım'ın deyişiyle :) -beyin takımı- aynı.Zaten Yitik Ülke'nin bu konuda çok başarılı olduğunu düşünüyorum.
Kitabın adını da çok sevdim.İlk okuyanlara çok ilginç gelebilir ama Müge Hanım'ın biyografisini okuduktan sonra ne kadar anlamlı olduğunu göreceksiniz :) Orası sır olarak kalsın şimdi.Okuyup görelim :)
Kitap denemelerden oluşuyor.Kitabı okurken tam da Müge Hanım'ın istediği gibi -hissettim.Sayfalar su gibi akıp gitti.
Ve sonsöz'de söylenenlerden bazılarını ben de söylediim :) "zevkle bitirdiğine sevinenler" "bitmeseydi keşke diyenler" satırlarda kaybolanlar" "sayfa kenarlarına işaret koyan ya da bazı satırların altını çizenler" "işaretlediği sayfaya bir daha bakmayı aklına koyanlar" "gayret etmiş yazmış işte diye takdir edenler" ...
Müge Sandıkçıoğlu hep yazsa,biz de hep okusak :)
Ve bir daha anladım ki : imzalı kitabın tadı çook başka :) Hele ki öylesine içten yazılan/atılan bir imza :)
Müge Hanım,bir kez daha teşekkür ederim :)

Altı Çizilen Cümleler:

"Her yazma deneyimi öncelikle kendi karanlığını keşfetme yolculuğuyla başlar.Yola çıkarken insan hayatının o noktasından olabildiğince uzaklara,geri dönülmez bir yerlere doğru gitme isteği duyar.....Bu bir kaçış da sayılabilir ama gerçeğin yadsınması anlamına gelmez..." İnci Aral  sf:9-10

* Bir insan niçin yazmak ister ? çook sevdim.Ben de yazmayı çok seven bir insan olduğum için "işte bu benim" dedim :)

-Benim için insanın giysileri gözleridir,sözleridir.Hiç ama hiç hatırlamam giysileri,saatler bile geçirsem insanlarla.Aklımda ve yüreğimde kalan gözleridir ve bana ulaşan sinyalleri.Benim için insan hatırlamak demem,o kişiden bana geçen ya da geçemeyen ışıktır,işarettir,enerjidir. sf: 16-17

-Hayat koca bir soru işareti olduğunu hatırlattığı sürece ,elimizden kayıp gitmesine izin vermemek gereken tek şey "kendi"miz olmalıyız galiba. sf:42

- Ya yolcu gittikten sonra? Yapacak şeyler çok fazla değil artık onun için: çiçekler ve ağaçlar.Doğana da,yaşayana da,gidene de çiçek..Zavallı çiçekler..Ne çok görevleri ve anlamları var.Ya toprak?Toğrağı sadece "gideni" saran olarak görmemek için,yaşarken ona daha yakın olmak gerektiğini gördüm.Toprağın soğukluğunu silebilmek için."Kara toprak aldı onu" dememek,sevgiyle ve gönül huzuruyla gideni yerleştirebilmek için toprağın koynuna.Ama sanırım gidenin ardından en büyük huzur,yaşarken paylaşılanların sıcaklığında bulunuyor.Gidişi taşıyabilmenin gücü,geçmişin hafifliğinden geliyor.Gidişi ile ayakta kalabilmenin sırrı,geçmişin sorumluluğunu taşıyabilmekte saklı.Matem,giden ile güzel yaşamışlığın parlaklığında sönüyor. sf:78

*Eternal sunshine of my spotless mind isimli yazının köşesine bir yıldız çaktım ! :)


24 Eylül 2012 Pazartesi

İskemlede Beş Ceset

İskemlede Beş Ceset nihayet bitti..Kitabı çoğu zaman elime almak istemedim,yani okuyasım gelmedi.Ama sonunda bitti.Başlarından itibaren bir katilim vardı ama tabii ki doğru değil :) Tam "İşte ben dedim size o " diyorum ama doğru çıkmıyor :)
Beni bu kitap pek heyecanlandırmadı.Ama okuyup okumamak size kalmış :)

19 Eylül 2012 Çarşamba

Düşündürücü Hikayeler


(Resmi pc'ye aktarmaya üşendiğim için alıntıdır :D )

Anatolium'a uğradım nihayet ama bir tek bu kitabı bulabildim.Aldım,dün okumaya başladım ve hemencecik bitti.
Kitabın içinde gerçekten güzel ve düşündürücü hikayeler var.Kafa dağıtmak için okunabilir :)
Sf : 47'deki şiiri ve 127'deki hikayeyi çizdim :))

Not : Postitlerimden buldum ! Çok mutluyum :)

Fotoğraf yüklenmiştir.

17 Eylül 2012 Pazartesi

Kıran Kırana

Akıcı,zihnimi boşaltan,sıkılmadan okuyabileceğim bir kitap arıyorum diyorsanız Kıran Kırana bu kriterlere çok uyuyor.Bir kaç saat içinde bitiriyorsunuz kitabı.
Nothomb ilk iş deneyimini tüm acılarıyla anlatıyor bu kitapta.Tadı damağımda kaldı.
Nothomb'un Yağmuru Seven Çocuk kitabını da okumayı düşünüyorum,özellikle kapağı çok hoşuma gitti :)

15 Eylül 2012 Cumartesi

Latife ve Fikriye İki Aşk Arasında Atatürk

Kitap çook güzeldi.Savaş anılarıyla birlikte harmanlanmış,harika bir eser.Mustafa Kemal'in bilinmeyen yönlerini de görüyorsunuz bu kitapla.Atatürk'ün başyaveri Salih Bozok'un anlatımıyla..
Kitabın ismiyle ilgili bazı sorunlarım var.Ben kitabın ismini okuduğumda : "Nasıl yani?Atatürk iki kadını birden mi sevmiş?" gibi bir tavır takınmıştım.Ama öyle bir şey yok.Kitabı okuyanlar bunu daha iyi anlayabilir.
Latife Hanım'a ise çok sinir oldum.Zübeyde Hanım evlenmesini istememiş ama bunu söyleyemeden ölmüş.Belki de haklıydı ?
Acaba Fikriye'yle evlenseydi nasıl olurdu ? Mustafa Kemal bu kadar üzülür,yıpranır mıydı ?

Biraz kitapta anlatıldığı kadarıyla Fikriye'yi de tanıyalım.Bazı notlar aldım okuduktan sonra.

Fikriye Hanım : Zübeyde Hanım'ın ikinci kocasının kardeş çocuğu idi.Zaman zaman Zübeyde Hanım'ın yanında kalıyormuş.Zübeyde Hanım Fikriye'yi sever,ama Makbule nedense Fikriye'den bir türlü hoşlanmazmış! Mısırlı bir zengin isteyince Fikriye'yi ailesi vermiş ancak ayak uyduramayınca ayrılmış,İstanbul Akaretler'deki eve,Zübeyde Hanımların yanına dönmüş.
Ankara'ya gelince ise bir çok işe yardım etmiş,evin her türlü işini yapmış.

Kapak tasarımına gelecek olursak,daha kaliteli olabilirdi diye düşünüyorum.Ama arka fonda Fikriye'nin gözlerinin belirginleştirilmesi hoş bir detay olmuş,yani güzel sayılabilir :)
Altını Çizdiğim Cümleler:

Siz oksijensiz  bir dünyada yaşayabilir misiniz?İşte Mustafa Kemal Paşa benim hayatım için bir oksijendi!..  (ne kadar doğru değil mi,bayıldım!)

Ölüm gerçeklerin en büyüğü ! Doğanın insana kıyarak yasasını yürütmesi ! Bunu hepimiz biliriz de,üzüntüsünden yine de kurtulamayız ! sf:159 (Zübeyde Hanım ölünce,Atatürk'ün mezarı başında söylediklerinden bir kesit)

Kitabı kesinlikle okumalısınız!



Bilim Çocuk dergisinin bir sayısında ek olarak verilen Atatürklü yapıştırmalar..Kitap okuma defterim için bunlardan bir tane seçtim. (2 sayfa,üstte biraz görünen de bir sayfa yapıştırmadır :)

Kitaptan bir kaç görsel :


Latife Hanım

Latife&Atatürk

Latife Hanım'ın ölmeden önce çekilen son fotoğrafı

14 Eylül 2012 Cuma

MİM ------

Sevgili Deniz beni mimlemiş.Bana da cevaplamak düştü :)

Günün nasıl geçti ?

Bugün arkadaşımla Korupark'a gittik.Önceki posttaki Metis defteri aldım,D&R,Notebook,Toyzz Shop bütün kırtasiye mağazalarını gezdik :)

İsim vermeden bahset?

İnsanları kazıklamaya çalıştığınız çok belli ama yemiyoruz canım!

Neden hep cam kenarı?

Başını yaslayabilirsin,dışarıyı seyredebilirsin,koridordaki geçişlere,çarpışlara mağruz kalmazsın :)

Bugün kendin için ne yaptın?

Kendime beğendiğim bir defteri alıp,bol bol çikolatayla,abur cuburla mutlu ettim :)

Twitter anasayfanı aç,ilk gözüne takılan?

Sevgili Gamze'nin bu twitidir :)

Düşün ki o bunu okuyacak?

Kimden bahsediyoruz ? :)
Bir not : Ablacım,seni seviyorum :)

Kahkaha atmana sebep olan karikatürler?

Ben Troll'a çok gülerim,o yüzden Troll Bilimi sayfasından bir kaç karikatür paylaşacağım :) /karikatür denirse :)
Ay bunlar karikatür değil ki :) Ama yine de güldüm :)

Klavyeye bakmadan bir şeyler yaz

Bu mimi de hayırlısıyla cevapladık :) Bakmadan yazdığım için bir problem olmadı :D :D

CTRL+V yap

http://sphotos-h.ak.fbcdn.net/hphotos-ak-snc7/420978_375286389156651_1808586527_n.jpg
Son koyduğum resmin linki :))

Deniz'e bu mim için teşekkür ediyorum :)
Ben de Yolun Neresindeyim,Çalıkuşu ve Ceylinin Annesi'ni mimliyorum :)


Metis Defter ve Fazlası..

Sanıyorum ki bir çok kişi bu defterden aldı :) Ben de çok beğendiğim için alıverdim.Hem fiyatı uygun,hem dışı güzel,hem de(en önemli özelliği!) sayfaların altlarında kitaplardan alıntı sözler var.Bknz:

Ve yalnız kalmasınlar diye geçen gün BİM'den kırtasiye bölümünden aldıklarımı da koyayım dedim.
*Caretta Glides tükenmez kalemler:Geçen sene de BİM'den almıştım bu kalemleri ama görünümü daha farklıydı,bu seneki görünümü daha güzel.Bayağı dayandı bu kalemler.Ayrıca kalitesi de arttırılmış,akma yapmıyor,elinizi değdirdiğinizde yazdığınız yere batmıyor.Renkleri de çok hoş.O yüzden iki paket aldım.
* Ortadaki 2 silgi-2 kalem tıraş paketi: Sadece 50 kuruşa aldım! 50 kuruş olduğu için alayım dedim ama silgilerin bu kadar iyi olacağını düşünmemiştim.Silgi gerçekten iyi siliyor,en azından ilk denemede bana öyle geldi :)
*En üstteki ikili Trix kalem : Bu kalemler de iyi.Sonradan kırılırsa bilemem,çünkü çok ucuzlar :)
BİM'deki bu kampanya hala devam ediyor.Bir gidip bakın isterseniz.Özellikle Caretta kalemlere :)

Kalemkutu bulamıyorum istediğim gibi,böyle büyükcene bir şey :) Bursalılar yardıım :)

12 Eylül 2012 Çarşamba

Kore Dizileri vs. Türk Dizileri

Biliyorsunuz ben de bir Kore hayranıyım.Bu küçük insanların dizilerini,müziklerini,kendilerini pek severim.Ancak iş kendi ülkeme gelince değişir.Her şeyden önce ülkem."Üff Kore'de böyle değil ya,keşke orda doğsaydım." gibi saçma bir cümleyi hiçbir zaman sarf etmedim.Rica ediyorum siz de sarf etmeyin.
Ergenler gibi ortada Kore hayranlığından gözü dönmüş insanlar olarak gezmeyin.Böyle o kadar çok insan gördüm ki,hem de yaşını başını almış.Kore'ye laf yok diyeni bile var!!
Aslında konu Türk dizileri ve Kore dizilerini karşılaştırmaktı ama bir bağlantısı olduğu için dayanamadım yazdım.Çünkü böyle olaylara tahammül edemiyorum.Bizim ülkemizden güzel ülkemi var,söyleyin bana.Her ne kadar kötü günler geçiriyor olsak ta bu ülkenin taşına,toprağına canımızı verebilecek insanlarız biz.
Neyse,gelelim esas konuya.

KORE DİZİLERİ
Kore dizilerinde ülkeleriyle ilgili bir çok detaya rastlayabilirsiniz.Mesela soju içmeye giderler,Han Nehri'nde ayaklarını suya sokarlar,Namsan Kulesi'nde gökyüzünü izlerler gibi..Bizim ülkemizde tek bir mekanda çekilen diziler çok fazla yeteri kadar ülkemizi gösteremiyor bu eksi puan.Ama oradaki hayat o dizilerdeki kadar güllük gülistanlık değil elbette.Hatta o yakışıklıları sadece dizilerde görebilirsiniz çünkü,ülkenin yüzde %80 gibi büyük bir kısmı estetikli ve estetik çok yaygın.
Şu sıralar Kore dizisi izlemeyi bıraktım çünkü bir süreden sonra konuların hep aynı olduğunu farkediyorsunuz.Gururlu fakir kız,zengin havalı erkek.Sonra aşık oluyorlar.Maalesef ki durum bu arkadaşlar.Ama hepsinin tadı bir başka,bu doğru.
Kore dizileri kısa ve tadında olduğu için seviyoruz hepimiz bu dizileri.Samimi buluyoruz,bu doğru,ben de Kore dizilerini çok samimi bulurum.
Şimdi de Türk dizilerine göz atalım..

TÜRK DİZİLERİ


Söyleyin bana Türk dizilerindeki senaryo bolluğu(gerçi şu sıralar senaryo sıkıntısı çektiğimizi düşünüyorum çünkü kitaplardan diziler fazlalaştı bu hiç hoşuma gitmiyor!) çekim kalitesi ! Hangimiz Aşk-ı Memnu'yu unuttuk? Seksenler ve Avrupa Avrupa'nın ne kadar komik ve kaliteli diziler olmaları da cabası.Türkiye'deki diziler kaliteli.Çekim açısından,oyunculuk açısından..Dizilerin suyunu çıkartıyorlar bu doğru,ancak Kore dizileri bizim dizilerimizin eline su bile dökemez.Bunun da sonuna kadar arkasındayım !

Kimseyle de tartışmak istemiyorum ama gerçekler bunlar efendim.
Lütfen kabullenin !

NOT : Kimse korkmasın bana bir şey olmadı :) Sadece insanların bazı davranışlarına kızıyorum.Yoksa ben de Kore dizilerini izliyorum hem de severek.Ama Türk dizilerinin daha kaliteli olduğunu sonuna kadar savunurum :)

11 Eylül 2012 Salı

İçimden Geldiği Gibi

 İkbal Gürpınar'ı görünce ya da kitaplarını okuyunca bir huzur doluyor içime.Bu kadını çok seviyorum.Bu kitapta da tarifsiz bir mutluluk duydum,hemencecik te bitti zaten.
Bu sene İkbal Gürpınar'ın bir kitabını okumuştum ama o zamanlar düzenli blog yazmadığım veya kitap okuma günlüğü tutmadığım için ne zaman okuduğumu bilemiyorum.
İşte bu kitap.Bu kitabı da çok sevmiştim.

Tek söyleyebileceğim olumsuz şey,kapak tasarımı.Kapak tasarımlarını sevmedim bu iki kitabın da.Ama ikincisi daha iyi olabilir,en azından ilkindeki gibi kocaman İkbal Gürpınar'ı görmüyoruz :) Ama bir yandan da düşünürsek kadın kendini,içinden geçenleri yazıyor,başka ne olabilirdi ki?
Bir de kitapta fotoğraflar böyle karaydı,hiçbir şey görünmüyordu,deli oldum !

9 Eylül 2012 Pazar

Gece Yolu - Kristin Hannah

Kitaplığımdaki son Hannah kitabımda bitti..Bu kadar Hannah modu yeter şimdilik :D Gerçek Renkler'i daha sonraki zamanlarda alıp okumayı düşünüyorum :)
Hannah'nın en güzel kitabı dendi hep bu kitap hakkında.Doğru da olabilir.Ama kurgu açısından en güzel KIŞ BAHÇESİ'ydi bence.Diğer Hannah kitapları hep birbirine benziyordu.Hannah'nın abartıldığı kadar güzel yazdığını düşünmüyorum açıkçası.Bu tarzda yazan ondan daha başarılı yazarlar var.Kitaplarını öyle çok da muhteşem bulmadım.Bana göre biraz basit yazıyor.Çok kötü de değillerdi,ama öyle bayılarak da okumadım.
Kış Bahçesi ise diğerlerine nazaran içinde daha değişik bir hikaye barındırdığı için hoşuma gitti.
Gelelim kitabı okurken not ettiğim yerlere.Bazı yerler bana Ateşböceği Yolu'nu (adı da ne uzun!) çağrıştırmıştı.O yüzden aralarındaki benzerliklere bir bakalım..
-> Her iki kitabın da sokağın ismini alması (oturdukları yerin adlarıydı Ateşböceği Yolu ve Gece Yolu)
-> Lexi'nin annesinin(Gece Yolu'ndaki karakter) Tully'nin(Ateşböceği Yolu'ndaki karakter) annesi gibi uyuşturucu bağımlısı olması ve onu terk etmesi
Bu da benzerlik değil ama aklıma takılan bir şey daha oldu:
-> Sf:292 'de Miles'ın aspirini çiğnemesi.Aspirinler ya da genel olarak haplar çiğnenilince beyin kanaması geçiriliyor anında diye biliyorum ben.Belki de yanlış biliyorumdur.Bilen varsa bir el atsın :) Bana göre çok yanlış bir bilgiydi.

Altını Çizdiğim Cümleler

- Zaman yaralarını iyileştirmemişti.Bu klişe söz de saçmalıktan başka bir şey değildi.Şanslı insanların,onlar kadar şanslı olmayanlara söylediği bir tür sözdü işte.Yine bu aynı şanslı insanlar,acılar hakkında konuşmanın işe yaradığına inanıyor,"hayatına devam etmen gerekir" sözünü tekrar edip duruyorlardı. sf:320

Ve diğer Hannah kitapları yorumlarım için :
İlk okuduğum kitabı : KIŞ BAHÇESİ 

Sonraki : ATEŞBÖCEĞİ YOLU

Ve en son Gece Yolu :) Gerçek Renkler ise elime geçtiği zaman :)

Not : Bazen kitaplarda altını çizdiğim cümleleri yazmayı unutuyorum,siz görürseniz bir hatırlatıverin :)

MİM ----



Sevgili Supercellma beni tee ne zaman (23 Ağustos) mimlemişti.Ben düşün düşün ne yazsam diye,yazacak bir şey bulamadım.Ama artık vazifemi yerine getirmem lazım :)
Aslında çok bir şey yazmayacağım.15 yıl sonra kendini nerede görüyorsun deseler e herkes gibi başarılı,mutlu ve en önemlisi sağlıklı olmak isterim.
Çok fazla istediğim bir şey yok,başarı-mutluluk ve sağlık :))
Aynı zamanda da 15 yıl sonra ülkemin refahına ulaşmasını,terörün bitmesini çook isterim!


6 Eylül 2012 Perşembe

Kitap Ayracı #2

Bundan sonra bu başlık altında ilginç kitap ayraçlarımı,internetten bulup beğendiklerimi vs.. paylaşacağım.
Kitap Ayracı #1

Yine bir etiketten kullandığım ayraç.
Eski formu hoşuma gidiyor :)

Sefiller'de kullanmıştım.

3 Eylül 2012 Pazartesi

Ateşböceği Yolu - Kristin Hannah

Ateşböceği Yolu'nu herkes o kadar övdü kü,karşımda harika bir kitap bekliyordum.Maalesef hanımlar beyler,benden pek pozitif yorumlar beklemeyin!
Öncelikle TullyileKate olayına bir açıklık getirmek istiyorum.Ben onların arkadaşlıklarının gerçek olduğuna inanmadım.Her zaman bir yerde bir eksiklik vardı ve birbirlerini tam sevemediler.En azından ben böyle bir insanı,en iyi arkadaşım olarak görmezdim.(ikisi için de geçerli) Birbirlerini kıskanıyorlar mı,seviyorlar mı belli değil yani :D
Ama kitabın kurgusu güzeldi,sayfalar akıcıydı,bu yüzden Vikitap'ta puanım 7 oldu :) Ayrıca kitap sonunda beni ağlattıı :)
Kapak tasarımına gelecek olursak,Hannah'nın kapak tasarımlarını çok beğeniyorum.Kitapla uyumlu,güzel konseptler oluyor.Ve hep arkada belirsiz insan figürleri oluyor,bu nokta çok önemli :)

Altını Çizdiğim Cümleler

- Ama her şey çok çabuk değişiyordu.Artık bunu anlamıştı.Bir at bir gecede yaşlanıp sakatlanabilirdi.Bir arkadaş da aynı hızda bir yabancıya dönüşebilirdi. sf:124

- En iyi arkadaş işte bunun için vardı.Size ayna tutup kalbinizden geçenleri göstermek için. sf:273

- En büyük fakirlik yalnızlıktır. sf:539

Şeflerin Düellosu

Şeflerin Düellosu yarışmasını bir sıra izliyordum,ama artık izlemiyorum.İlk izlemeye başladığım zaman tatildeydik ve dışarı çıkmadan önce biraz dinleniyor ve bunu izliyorduk.Daha sonra iftardan önce izlemeye başladım.Ama artık izlemiyorum.
Bakalım bu yarışmanın her şeyde "Ben bunu 10 dakikada yaparım." , "Sana 30 dakika yeter." diyen jürileri kimlermiş,nasıl kariyerleri varmış ?
Ben bu programda Memet Özer'i görmüştüm ve "Bu adamın ne işi var?" demiştim.Hobi olarak yemek yapmak başka,bir programda jürilik yapmak başka şey!


İlk olarak Nalan Aksoy ile başlayalım..
1972 İstanbul doğumluymuş.Sosyetenin ünlü isimlerinden diye geçiyor hep adı.
Bence 40 yaşında olmasına rağmen,yüzünden daha yaşlı gösteriyor..
İki çocuğunun babası olan Cem Salur'dan 2006 yılında boşanmış.Boşanmanın ardından kendi sahibi olduğu Crema Organizasyon Şirketi'nin işlerine adamış kendisini.
Erol Eyinle bir ilişki yaşamış ve iddialara göre Eyin'in eşiyle o yüzden boşandığı söyleniyor.
Daha sonra Nihat Doğan ile de adı aşk dedikodularına karışmış.Onlara sorduklarında Doğan sessiz kalırken Aksoy "Belli olmaz,neden olmasın?" demiş.
{Magazin programı sunucuları gibi oldu haha :D }
Yağız İzgül yazdığınızda Google'a altta alternatiflerde "Yağız İzgül evli mi?" de var Allah'ım Yarab'bim :))
Yağız İzgül 1978 doğumluymuş.İstanbul Üniversitesi Jeofizik bölümü mezunuymuş.Ama yemek yapmayı çok sevdiği için,kendi mesleğini yapmıyormuş..Kendi şirketinin sahibiymiş.Babası dökümcülük yapıyormuş.Heralde oradan gelen bir şeyle,döküm tava yapmış bir sıra.Hecha markasının yaratıcısıymış.Ceylan Çapa'nın da eski sevgilisiymiş,ona çakma çanta aldığı iddia edilmiş.

Jüride en sevdiğim kişi Memet Özer galiba.Yarışmanın başlarında çok konuşuyordu.Bir de hızlı konuşması sebebiyle konuşunca insanın kafası karışıyor ya :D Ama artık pek fazla konuşmuyor :D 
1961 Artvin doğumlu.Ankara Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi bölümü mezunuymuş.Herkes onu Tülin Şahin'in kocası olarak biliyor bence,ya da en azından ben öyleyim :D


İşte gördüğünüz gibi jürilerimizin hepsi hobi olarak bu işi icra etmekte.Bence jüri daha deneyimli,bu işin eri kişilerden oluşturulabilirdi.Bu program zaten Masterchef'in sürekli yarışmacı değişeni.Ama en azından orda bir yaşlı adam vardı,o iyi aşçıydı mesela.Kimseyi kişilik olarak tanımıyorum,kişiliklerine bir lafım yok ama yarışmada durum böyle bence.
Evett,yorumlarınızı bekliyorum :)
Sevgiler..

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...